Alternatif yakıtlar arasında biyoyakıt, bugünlerde ilk defa üzerinde duruluyor gibi görünse de esasen ilk olarak 1800’lü yıllar biterken, bitkisel yağları yakıt olarak kullanan motor tasarımında kullanılmıştır. Ancak son yıllarda özellikle Körfez Savaşı sonrasında petrol fiyatları başdöndüren bir hızla artınca, biyoyakıtın alternatif enerji olarak önemi artmaya başlamıştır. 21. yüzyıl ile birlikte, çevrenin korunması konusunda yapılan çalışmalar paralelinde biyoyakıt sektörü hızla büyümüştür.
Biyoyakıt üretimini arttıran faktörler şu şekilde sıralanabilir:
Dünyada biyodizel üretiminde Avrupa Birliği ve ABD ilk sıradadır. Biyoetanol üretiminde ise ABD ve Brezilya ilk sıradadır. Ülkeler bu konuda politikalar geliştirmektedir. Örneğin ABD petrole olan bağımlılığını düşürmeye, enerji arz güvenliğini sağlamaya ve mısır stoklarını değerlendirmeye çalışmaktadır. Avrupa Birliği ülkeleri çevresel etkenleri dikkate almakta ve kırsal kalkınmayı hedeflemektedir. Kolza üretimine odaklanmıştır. Ülkemizde de Motorin Türlerine İlişkin Teknik Düzenleme Tebliği çıkarılmış ve biyoyakıt kullanımına zorunluluk getirilmiştir.
Bütün bu çalışmalar esnasında biyoyakıt üretiminde bazı kimyasal ve fiziksel testler yapılmaktadır. Bu testlerde uluslar arası standartlar dikkate alınmaktadır. Bu yönde başvurulan temel standartlar şu kuruluşlar tarafından geliştirilmiştir:
İşletmeler daha düşük maliyetle daha kaliteli ürünler üretmek konusunda ciddi bir rekabet içindedir. Bir yandan da sosyal sorumluluk duygusu ile hareket etmek ve bunu kanıtlamak ihtiyacındadır. Bu nedenle kuruluşumuz alternatif yakıt çalışmalarında, biyoyakıtlarda kimyasal test hizmetleri kapsamında ASTM ve EPA test hizmetleri vermektedir. Bu çalışmalarda amaçlanan, işletmelerin daha etkin, yüksek performaslı ve kaliteli ürün ve hizmetler üretmesidir.
ASTM ve EPA test hizmetleri yanı sıra kuruluşumuz başka enerji kaynakları hizmetleri de vermektedir.